Ülkemiz yenilikçiliğe dayalı bir ekonomik kalkınma modeline geçiş sürecindedir. Yenilikçiliğin temelini ise araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri oluşturmaktadır. Zira yenilikçilik teknolojik gelişmelere, teknolojik gelişmeler bilgi üretimine, bilgi üretimi de profesyonel Ar-Ge birimlerinin faaliyetlerine bağlıdır. Profesyonel araştırma ve geliştirme birimleri ise Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yoğunlaşmaktadır.

21. yüzyılda toplumların ekonomik kalkınma ve toplumsal refah düzeylerini belirleyen ve şekillendiren en önemli etken teknolojik gelişme ve bilimsel alanlardaki ilerlemelerdir. Bir ülkenin refah düzeyinin artması, uluslararası pazarlarda rekabet edebilen ve geleceğe güvenle bakabilen bir ülke konumuna gelebilmesi ancak Ar-Ge’ye dayalı teknoloji yoğun ürün ve üretim yöntemleri geliştirebilmesine, yani bilim ve teknoloji alanında gösterdiği başarıya bağlıdır. Artık, gelişmiş ülkelerde ürün rekabeti, bilimsel ve teknolojik yetkinlik rekabetine dönüşmüş durumdadır.

Teknoparklar; gelişmiş ülkelerde 1950’li yılların başından beri uygulanan çok önemli kalkınma araçlarıdır. Teknoparkların ya da bir başka ifadeyle teknoparkların kalkınmaya etkileri arasında;

• Üniversite-sanayi ilişkilerinin somut işbirliğine dönüşmesi,
• Yüksek teknoloji tabanlı yeni şirketlerin kurulması ve küçük şirketlerin büyümesi,
• Üniversitelerdeki akademik bilginin teknolojik ürünlere dönüşmesi ve teknoloji transferinin gerçekleştirilmesi,
• Sanayi ürünleri içinde yerel katkının artması.
• Ar-Ge faaliyetlerinin ve Ar-Ge geri dönüş oranının artması,
• İhracat oranının ve yabancı yatırımın artması,
• Dışa bağımlılığın azalması,
• Ar-Ge ağırlıklı faaliyetlerle bölgesel ve yerel ekonominin yeniden yapılanması,
• Yörenin ekonomik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi, ekonomik verimliliğin arttırılması,
• Bölgedeki yatırım, yenilik ve Ar-Ge kapasitesindeki dengesizliğin giderilmesi,
• Bölgeye yeni istihdam alanları açılması ve beyin göçünün önlenmesi, gibi hususlar sayılabilir.

İdeal bir Teknoloji Geliştirme Bölgesi için;
• Yörede yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyulması,
• Yörenin Ar-Ge ve sanayi kapasitesinin yeterli olması,
• Üniversite ile sinerjiyi en üst düzeyde tutabilmek için bölgenin kampüs alanlarının içerisinde veya yakınında olması,
• Dünya standartlarında bir çalışma ve yaşam alanı sunabilmesi,
• Dünyada başarılı teknoparkların vazgeçilmez bir öğesi olan Kuluçka Merkezleri’nin kurulması ve sağlıklı bir şekilde işletilmesi,
• Teknoloji transfer ofisi kurulması ve en iyi şekilde işletilmesi,
• Ar-Ge çalışmalarının teşvik edilmesi,
• Ar-Ge ürünlerinin yurt içi ve yurt dışı pazarlara sunulması,
• Bu yönde dış ticaret konseptinin geliştirilmesi,
İş dünyasıyla entegrasyonun sağlanması, gibi hususlar olmazsa olmaz ihtiyaçlar olarak görülmektedir. Teknoparklar 2000’li yıllardan bugüne kadar hızlı bir şekilde büyümekte, firmalar dünyayla yarışacak teknolojik yarış içerisine girmektedirler. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yapılan yoğun Ar-Ge ve inovasyon neticesinde ülkemiz, 2030 vizyonunda yer alan hedeflere kısa sürede ulaşacaktır.

Kaynakça:
http://anahtar.sanayi.gov.tr/tr/news/neden-teknoloji-gelistirme-bolgesi-teknopark-teknokent/244

0

Açık alan

0

Kapalı Alan

0+

AR-GE Ofisi